Uluslararası siyaset arenasında oldukça sert rüzgârlar esiyor. Soğuk savaş günlerinden bu yana dünya siyaset arenası hiç bu kadar gerilim yüklü olmamıştır herhalde…
Güzel ahlakın hepsine edep denir. Edepli insan, bütün hayırlı sıfatları kendisinde toplayan kimsedir. Edep saadet kapısının anahtarıdır. Edepsiz kişi her iki âlemde Allah’ın lütfundan mahrum kalır. Şeriatin yaşanması ve tarikatin kemâle ermesi ancak edep iledir. Edep kişiye iman ve hidayet yolunu açar.
Kur’ân-ı Kerîm’de eski ümmetlerden bazı gençlerin baskıcı hükümdardan uzak kalmak ve imanlarını koruyabilmek için bir mağaraya sığındıkları ve uzun yıllar orada uyudukları, onlara arkadaşlık eden (Kıtmîr adında) bir de köpeğin bulunduğu anlatılır1. Ashâb-ı Kehf adı verilen bu gençlerle beraber bulunmasının mükâfatı olarak bu köpeğin de Cennet’e gireceği kabul edilmektedir.
Efendiler efendisi, Muhammed’dir Efendim, Muhammed’ül Emin, can Ahmet’tir Efendim
Bazılarının dediği gibi İslâm tamamen Kur’an’da anlatılmamıştır. “Orada olmayan İslam’da yoktur” demek yanlıştır. İslam tamamen sünnette de anlatılmamıştır. “Her şey sünnette vardır” demek de yanlıştır. Kur’an nihayet altı bin küsur cümleden oluşan bir ciltlik bir kitaptır. Hayatın her meselesini nasıl içine alsın?
Her insanda az veya çok kalbî bir hayat, sezgiye dayalı bir yapı olduğu muhakkaktır. Bu özellik bazı insanlarda çok güçlü bir şekilde ortaya çıkar ve insanın, Allah’a inanç yolundaki manevî sıçramalarına yol açar. Tarih boyunca bu tür kişilik ve olgunluk dönüşümü yaşayan pek çok örneğe rastlamak mümkündür.
Sinirli Anne Babaların Bir Derdi Olsun! Yavuz Bahadıroğlu bir röportajında şöyle anlatıyor: Bir gün Necip Fazıl’a dayanamadım sordum “Niye bu kadar öfkelisiniz?” Yine öfkelice “Öfkeli miyim? diye tepki gösterdi ben ısrar edince “Sen değil misin?” diye sordu. “Hayır” deyince bana şöyle cevap verdi: “Senin keyfin var, benim derdim var!” dedi. İşte zaman zaman kendimi öfk...
Geldin gidiyorsun yâhû! Daha ne bekliyorsun? Başına kar, döşüne kor düşmedi mi, derdin ne?! Hâlâ, neden oldu, niye oldu, şöyle olsa daha iyi değil miydi, diye soruyorsun. Bırak! Ânı yaşamaya bak. Çünkü bu sorgulamalar sebebiyle zaten, içinde bulunduğun ânı da mütemâdiyen kaçırıyorsun.
Bırak geçsin üzerinden zırhlılar Nasılsa bu devran döner şehidim Göklerin sahibi sofra hazırlar Çektiğin acılar diner şehidim.
"Müslümanca yaşamak” konusunu ortam bakımından iki başlık altında ele almak mümkün gözükmektedir: Ümmet-i icabet (Müslümanlar) ile beraber müslümanca yaşamak, Ümmet-i davet (ğayr-i müslimler) ile beraber müslümanca yaşamak.