Akşamleyin bizim tüplü televizyonu açtık. Görüntü yok ama sesiyle idare ettik. Yatsı ezanı okundu. Televizyonu kapatınca farelerin tıkırtıları duyulmaya başladı. Namazı kılıncaya kadar ne okuduğumuzu bilemedik. Namaz biter bitmez, kediyi tavan arasının kapağından içeri attım. Kapağı kapattım.
Değerli emekli dostlarım! Geçen ayın notlarında, Necip’in sıkıntısını beraberce dinlemiştik. Necip’in kaynanası, köydeki iki köpeğinin İstanbul’a gelmesini istemişti. Hatta daracık evde, k...
Dergi yazılarını okumak için abonelik gerekmektedir!
YORUMLAR