Tefekkürü Tefekkür Çağrısı

Tefekkür kalbin ve zihnin bir şey üzerinde çalıştırılmasına verilen isimdir. Bir şeyi tefekkür etmek amiyane tabirle ona kafayı takmaktır. İnsan bir şeye kafayı taktı mı çok da normal karşılanmaz; “takma kafaya” telkinini çokça işitir. Hâlbuki kafaya takmadan başarıya ulaşıldığı görülmemiştir. Tefekkür kelimesinin geldiği tefaul babının ‘kendini bir şeye zorlama, zor da olsa, bir şeyi tekrar ve yeniden yapma’ gibi bir zorluk içermesi bu işin üzerinde durulması gereken bir irade boyutu olduğunu gösterir. 

Tefekkür meşakkatli de olması yapmamız gereken, Rabbimizin bize kulluk yolunda verdiği en büyük imkândır. Bu imkân vahiyle aydınlanmış kalbin bir tasarrufudur. Dünyaya “oku” emrinin gereğini yerine getirmeye geldik. Okuyacağımız dört kitap Kur’an, kâinat, insan ve hadisat kitaplarıdır. Buradaki mânâları tefekkürle idrak edecek, mânâlar arasındaki alâkayı ancak tefekkürle kuracağız. Alâkayı kuran, kulluk yolunda taklitten tahkike ulaşır, sevgi ve hayret vadisinde bir seyir tutturur ve sonunda “Rabbim hayretimi artır” nebevi niyazındaki mânâ ile buluşur.

Kur’ân’ımızda ilim ve düşünceyi teşvik eden 750’den fazla ayet olmasına rağmen tefekkür ibadetindeki eksikliğimiz şayan-ı hayrettir. Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem bir gece sabaha kadar Âl-i İmran Suresi 190. ayeti ve devamını okumuşlar, sonra da “bunlar üzerinde tefekkür etmeyene yazıklar olsun” buyurmuşlardı. “Keşke tefekkür etseniz, tefekkür etmeyecek misiniz, tefekkür etmediniz mi, tefekkür etseler” şeklindeki ilahi beyanlar tefekkürün hayatımızdaki yerini tekrar düşünmemiz gerektiğini bize ihtar etmektedir.

Tefekkür ara sıra yapacağımız, dostlar alışverişte görsün kabilinde bir iş değil, hakkımızdaki muradı bulmak, Rabbimizin vaat ettiği içimizde ve dışımızdaki ayetleri keşfetmek için hiç terk etmememiz gereken hayati bir vazifedir. “Tefekküre Davet” başlığını attığımız bu sayımızda tefekkürü kafaya takma çağrısı yapıyoruz. Bu çağrının en kritik sorusu araştırmayı, düşünmeyi ve dolayısıyla tahkike ermeyi sürekli tavsiye eden bir dinin mensupları olarak tefekkürü niye bu kadar ihmal ettiğimiz ve hayatımızın temel bir işlevi haline getiremediğimiz sorusudur.

*

Yeni dönem kampanyamız başlıyor. Bu sene abone olacak okuyucularımıza 12 sayı Altınoluk, 12 sayı Altın Çocuk dergilerimizin yanında Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocamızın “Kıssaların Diliyle Mü’minin Gönül Ufku” isimli eserini hediye ediyoruz. Bizi gönlümüzün ufkuna yöneltecek, doğrudan kalbe seslenen kıssalardan oluşan bu eserin modern hayatın gürültüsünde yönünü kaybeden kalplerimize çok iyi geleceğine inanıyoruz.

“Kıssaların Diliyle Müslümanın Gönül Ufku” bu sayımızda yaptığımız tefekkür çağrısını kıssalar üzerinden yapmayı teklif eden bir eserdir. Muhterem müellifinin ifadeleriyle: “kıssaların tefekküründe derinleşerek, hâlimizi ıslaha ve nice hayırlı gayretlere vesile olacak hisseler” devşireceğimiz ve kendimize has reçeteler alacağımız bu hediye kitabımızın hayırlara vesile olmasını niyaz ederiz.

Altınoluk dosyaları, yazıları ve röportajları ile hakkımızdaki muradı bulma yolunda kalbimizin yardımcısı bir tefekkür azığıdır. Bu azıkla buluşmak, misli bir ibadet olmayan tefekkürün hayatımızın asli bir unsuru olması için ne büyük bir imkândır... Bu duygu ve düşüncelerle sizi dergimizle baş başa bırakıyoruz. Allah’a emanet olunuz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle