Yusûfî Kardeşlik Modeli

Zamanın ve insanın değiştiği çağlarda, kardeşliğin de anlamı eksiliyor. Kalpler, çıkar hesaplarıyla daralırken; affetmenin, sabretmenin, ikramda bulunmanın ve dua etmenin kıymeti unutuluyor. Oysa tarihin ve vahyin derinliklerinden bize ulaşan bir kardeşlik modeli var: Yusûfî kardeşlik… Bu model, Hz. Yusuf aleyhisselam’ın kardeşlerine karşı sergilediği dört büyük hasletle şekillenir. Bu dört hasletin baş harfleriyle oluşan SAİD modeli, bir kişinin değil, bir ümmetin yeniden inşasında temel taş olabilir: Sabır, Af, İkram ve Dua.

 

S - Sabır: Kuyudan Saraya Uzanan Sessizlik

Yusuf (a.s.), çocuk yaşında kardeşlerinin kıskançlığıyla bir kuyuya atıldı. Bu ihanete karşı, ne bir beddua ne de bir feryatla cevap verdi. Zindana atıldığında da yine sabırla sustu. Bu sessizlik, içi dolu bir direnişti. Sabır, zulmü yutmak değil; onu ilahi adaletle baş başa bırakmaktı.

Bugün kardeşliğin en çok yaralandığı yer belki de burada: Sabretmeyi bir zayıflık gibi gören modern bakış, insan ilişkilerini aceleci, kırıcı ve bencil hale getirdi. Oysa Yusûfî sabır, Allah’ın planına güvenmektir. Kuyunun karanlığına rağmen, Allah’ın aydınlığına sırtını dayamaktır.

 

A - Af: Güç Elindeyken Bile Gülümsemek

Yusuf (a.s.), yıllar sonra kardeşleri önünde boyun eğerken onları tanıdı. Onlar, zamanında kendisini yok etmeye çalışan kardeşleriydi. Ama o ne yaptı? “Bugün size kınama yok” dedi. Yani: “Ben size kızmıyorum. Allah sizi bağışlasın.”

Affetmek, adaletin önünde bir teslimiyet değil; merhametin zirvesidir. 

Affetmek, kalbi kirlerden arındırır, insanı Allah’a yakınlaştırır. 

Yusuf’un affı, onun ne kadar güçlü olduğunun değil; ne kadar rahmet taşıdığının göstergesidir. Bu, Allah’ın da kullarından istediği yüceliğin bir yansımasıdır.

 

İ - İkram: Elindeki ile Birlikte Gönlündeki Güzellikleri Vermek

Kardeşlerinin açlıkla kapısını çaldığı Yusuf, sadece buğday vermekle yetinmedi; onları ağırladı, yolda azıklarını fazlasıyla doldurdu, mahcup etmedi. İkramı bir lütuf gibi sunmadı, bir kardeşlik borcu gibi yaptı.

İkram, sadece maddi bir paylaşım değildir; kalbin, yer açma biçimidir. Zenginlik, paylaşmakla anlam kazanır. 

Bugünün dünyasında ikram, reklamla karıştırılmış; ikramlar riyakârlıkla lekelenmiş. Oysa Yusûfî ikramda, gizli bir tevazu vardır. Bir gönlü doyurmak, bin ağızla konuşmaktan değerlidir.

 

D - Dua: Kardeşlikte Arş’a Açılan Kapı

En nihayetinde Yusuf (a.s.), kardeşleriyle buluşmasında onların bağışlanması için Allah’a dua etti. Onlar ne kadar hata etmiş olurlarsa olsunlar, onun gönlünde sadece dua vardı. Çünkü dua, affın tamamlayıcısıdır.  Dua, kalbin kinle değil rahmetle dolduğunun göstergesidir.

Yusûfî kardeşlik, duayla biter. 

Çünkü duanın olduğu yerde kopmuş bağlar yeniden örülür. 

Dua, kardeşi arkadan vurmak değil, arkasından hayırla anmaktır. 

Dua, Allah’ı şahit tutarak kardeşliğe sadakat ilan etmektir.

SAİD Bir Kardeşlik Mümkün mü?

Yusuf Peygamber’in sergilediği bu dört tutum, kardeşliği sadece kan bağıyla değil, iman bağıyla tanımlar. 

Sabreden, affeden, ikram eden ve dua eden bir insan SAİD olur; hem ismiyle hem kalbiyle. Ve böyle insanlar bir araya gelirse, bir ümmet yeniden inşa olur.

Bugün biz de kardeşlik zeminini yeniden kurmak istiyorsak; SAİD modelini ezberlemekle değil, yaşamakla başlamalıyız. Kuyuya atılanlar olarak değil; kuyudan çıkanlar olarak yaşamalıyız. Affetmenin zayıflık değil, kulluk olduğunu hatırlayarak.

Ve en önemlisi: Kardeşine dua ettiğinde melek “Aynısı senin için de olsun” dediğinde işte o zaman gerçekten kardeş olmuşuzdur. Selam olsun Yusûfî kardeşlikte yarışta olarak RAHMET TOPLUMU yeniden asrı saadet çağı inşacısı olmak niyet gayret ve duasında olanlara…

 

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle