Bilinmedik Aş Ya Karın Ağrıtır Ya Baş
Köfteleri yedim ama atlarla eşekler gözümün önünde tepişip durdu. Bu hain insanlar, at ve eşek etleriyle bizi aldattıklarına göre bizden değiller, acaba kimlerdendirler…
Köfteleri yedim ama atlarla eşekler gözümün önünde tepişip durdu. Bu hain insanlar, at ve eşek etleriyle bizi aldattıklarına göre bizden değiller, acaba kimlerdendirler…
Perşembepazarı’ndan dolanarak Unkapanı köprüsünü geçtik. Köprü boş, arasıra hırıltılı bir iki otomobil geçiyor, arabacının da atın da aldırdığı yok; yol onların… “Kalabalık, trafik falan” dediniz ya! Balat’a vardık. Köprübaşı denen yerde arpa, saman
Mescidimizi daha önce size anlatmıştım: Küçük ve sevimli… Hasan Hocamız da öyle… Karadenizli ama neresinden olduğunu söylemeyeceğim. Sesi güzel fakat dili Türkçe kurallarına göre pek uymadığı için, Arapça kurallara uyup uymadığını erbabı bilir.
Üzerinize afiyet, şu günlerde vücudumda hafif bir kırıklık var… Aman kendinize dikkat edin. Ben ne zaman hastalansam hanım benden önce hastalanır. “Hasta olmadan önce sağlığın kıymetini, dara düşmeden önce de boş vaktin değerini bilmeliyiz.”
Henüz cemaat tek tük gelmiş, içerisi tenha, istediğim yere oturdum. Avizeye bakarken bir yandan Necip’in sahte balını düşündüm, bir yandan da hanımın ne yemek yapacağını… Biraz sonra Necip geldi. Selam verip oturdu. Gözümün içine bakarak “tamam ab
Bizim ahşap pencereler iyice çürüdü. Yağmur yağdı ıslandı, güneş vurdu kurudu, hepsinin içinden kurt yürüdü. Üstelik de camlar tek cam… Kanser olmadık ama gripten kurtulamadık.
Pazarcı öyle anlatıyordu ki insan bu fiyatı bile az görüyordu, adama acıyordu. Pazarcı şimdi nakliye parasını öne sürecek: “Sen mazotun kaç para olduğunu biliyor musun” diyecek. Eğer öyle derse hemen yalanını alnına yapıştıracağım çünkü gece yarıs
Değerli emekli arkadaşlarım: Ne babanın zenginliğine ne yaşına güven! Şimdi gelelim yeni emekli olacak arkadaşlara: Öyle olmayacak hayaller kurmayın! Denizle, köşkle, dereyle, kurbağayla uğraşmayın! Bir diyeceğim daha var ki: –Yaşlılar Günü’nüz k
Değerli emekli dostlar! İnsan yaşlanınca bazı şeylere daha çok dikkat etmek zorunda kalıyor. Hele emekli olduktan sonra ayaklarımızı uzatıp dinlendiğimizi zannediyoruz. Aslında “Çalışmayan demir” nasıl paslanırsa, insan da hareketsizlikten, paslanma...
Neyse, konu bu değil ama “acaba avizeyi ödünç mü isteyecek” diye düşündüm. Tavandaki avize ödünç mü istenir? Akıl işi değil. Versek, akşam karanlıkta oturacağız, vermesek darılacak.