“Araba” dediysen öyle lüks bir şey zannetmeyin: Kırık dökük, tavanı çökmüş, boyası soluk, markası bile belli olmayan bir araba... Öndeki koltuğun ayak basılan yeri çürüyüp delinmiş, ayak içine kaçmasın diye bir tahta parçası konmuş... Araba hâlâ o araba, sadece tahta konan yeri tamir ettirdim. O zamanlar benim küçük kız dört yaşında, o delikten aşağı düşebilirdi.
Değerli emekli dostlarım, Siz de benim gibi İstanbul trafiğinden şikâyetçi misiniz? Sanıyorum bütün illerde bu şikâyet gittikçe artıyor. İlçeler bile darlık içinde. Sabahleyin arabanıza bi...
Dergi yazılarını okumak için abonelik gerekmektedir!


YORUMLAR
-
İlk yorumu yapan siz olun!