Çocuklarımızın Çalınmasına Müsaade Etmeyelim

Yeni eğitim ve öğretim yılı başladı. Yirmi milyondan fazla insanımız ders başı yaptı, hayırlar diliyoruz. Bu sayıda eğitimde en çok ihmal edilen boyutu, kalbin eğitimini konu ediniyoruz. Mevcut sistem insanın kıymetini sadece sayısal göstergelerle ölçüyor. Sevmeyi, merhameti, fedakârlığı ve diğerkâmlığı gündeme alma ihtiyacı hissetmiyor, çünkü bunlar piyasada para etmiyor.

Kalbimizin hasletlerini geliştirmeyi bir eğitim politikasına dönüştürmedikçe eriştiğimiz maddi ufuklar bir huzur getirmeyecek. Geçen yüzyılın insanının gözü bilim ile büyülenmişti. Bilim gelişti gelişmesine ama kalbi ihmal ettiği için bedeli ağır oldu. İki dünya savaşı, milyonlarca ölüm ve olmadık vahşetler… Bugünün insanı ise teknolojik gelişmeler ile sermest halde, doludizgin gittiği istikamette eğer yine kalbini ihmal ederse benzer bir âkıbete duçar olacak.

Çocuklarımızı ve gençlerimizi sanal dünyaların insafına terk edemeyiz. Zihnimiz ve bedenimizin yanında bir de kalbimiz var. Zihnin bilgiye, bedenin gıdaya, kalbimizin ise hakiki sahibini bilmeye ve anmaya ihtiyacı var. Zihin de beden de fenâ bulacak; ancak kalptir ki bu dünyada selamete ererse ebedi hayatı kazandıracak. Bu dünyada insanca yaşamanın, öteki dünyada ebedi kazanca ulaşmanın yolu selim kalpten geçiyor. Gerçek eğitim kalbin selametini önceleyen eğitimdir. Bu sayımızda böyle bir eğitimin koordinatlarının neler olmasını gerektiğini ele alıyoruz.

Bu sayımızda ailemize yönelik büyük bir tehdidi de ele aldık. Kitabımızda “haddi aşanlar“ diye ifade edilen sapkın bir güruh Allah’ın kadın ve erkek olarak yarattığı insanı yüzden fazla sapkın cinsel yönelimle güya yeniden tarif etmeye yelteniyor. İnsanların ferdi tercihleri kendilerini bağlar. Ama sapkın tercihlerin reklamının yapılması ve alternatif hayat tarzları olarak dayatılması aklı başında herkesin karşı çıkması gereken bir kötülük hareketidir. Bu kötülük hareketi kamuoyunda sapkın hayat tarzlarının normalleşmesine yönelik sinsi ve sistematik bir faaliyet yürütmekle kalmıyor, sağduyulu insanların tepkilerini nefret söylemi gibi yaftalarla sindirmeye çalışıyor. Sistematik ve sinsi kötülüğün çocuklarımızı ve gençlerimizi elimizden çalmasını, ailemizi tahrip etmesini istemiyorsak iyiliğin tarafındakilere omuz vermeli, sapkınlığın dayatmalarına karşı sesimizi yükseltmeliyiz.

Bu ay Mevlid Kandilini idrak edeceğiz. Mevlid, hep baş gündemimiz olması gereken Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizi anmak ve yâd etmek için ne güzel bir vesiledir. Hem kandilin, hem de Süleyman Çelebi’nin telif ettiği Vesiletü’n-Necat isimli eserin adı olmuş bu mübarek zaman, “ümmetin olduğumuz devlet yeter” hissiyatı ile sadrımızı genişletme fırsatıdır. Necip Fazıl merhumun “O ki o yüzden varız” dediği Âlemlere Rahmet Efendimiz bu dünyada her hususta yegâne örneğimiz, ahirette ise en güzel örneğimizdir. Biz Rabbimizi ve kelam-ı kerimini O’nunla bildik, O’nunla tanıdık, O’nunla sevdik. Seven ve sevilmek isteyenin önünde diz çökeceği O’nun rahlesidir. O rahle Allah’ın insanlığa en büyük hediyesidir. O rahleyi yok sayan, yokluğa mahkûm olmuştur. Mevlid Kandilimiz mübarek olsun.  Rabbimiz Rasûlullah Efendimizin güzel örnekliğinden nasibimizi artırsın. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz efendim.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle