İnsanlık Hesabımızı Veremeyeceğiz

Dergimiz 1986’da yayına başladı. İkinci sayımızın kapağı “Kudüs Acısı” başlığını taşıyordu. İsrail zulmünü, Siyonist zalimi ve Filistinli mazlumu o günden bu yana defalarca ele aldık. Hem kendi vazifelerimizi hatırlattık hem de sözde medeni dünyanın gözünde işlenen soykırım karşısında üç maymunu oynayanları teşhir ettik.

Neredeyse 40 sene geçmiş, değişen bir şey var mı? Yine aynı sahneler, yine aynı vahşet ve yine aynı duyarsızlık… 1948’de bereketli toprakların bağrına saplanan hançer insanlığın yüreğini kanatmaya devam ediyor. Zulüm devam ettikçe hepimizde şu kanaat güçleniyor: İsrail sorunu için herkesin vicdanına sinecek bir çözüm ihtimali maalesef gittikçe ihtimal dışı kalmaktadır.

Ne söz, ne kural, ne vicdan ne de hak tanıyanlara kendi dillerinden konuşmaktan başka çare var mı? İzlediğimiz vahşetin karşısında nutkumuz tutuluyor. Bir nebze sesi çıkanların sesi nasıl bastırılıyor, haklı nasıl haksız, mazlum nasıl zalim gibi gösteriliyor, insanın aklı almıyor. Vicdanın çığlığını bastıramayıp tepki gösterenler nasıl dışlanıyor, nasıl itibarsızlaştırılıyor, ibretlik…

Hepimize göz göre göre bebek katillerini mazlum, hastane bombalayanları mağdur gösteren bu toplu akıl tutulması artık yetmeli. Bize tiyatro oynayan ve izletenler gücün hakkını esas alıyorlar. Bu melun tavrın sahiplerine karşı haklı olmanın yetmediği artık anlaşılmalı. Haklının hakkını, haksıza mani olarak araması ve Kur’an’ın tabiriyle müstazaf konumuna düşmemesi gerekiyor.

Hakkın gücünü haksıza kim gösterecek? Hakkın yanında olduğunu iddia edenler tabii ki… Hakkın yanında olanlar zalimin zulmüne mani olmakla mükelleftirler. Siyonistler, Osmanlı yetimi Filistinlinin canına, malına ve şerefine kasteden müfsit zalimlerdir. Bugün, yetime sahip çıkma, hakkı gasp edilenin hakkını teslim etme ve Allah’ın vaadinin hak olduğunu gösterme zamanıdır.

Allah’ın vaadi haktır; Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir. Lanet, bütün âlemi içine alan rahmetten uzak olmak demektir. İnsan nasıl böyle bir derekeye düşebilir? İşte hepimiz şahidiz; insan demeye bin şahit Siyonist zalimler böyle bir derekeye düşmüştür. Onlar, zulüm ve taşkınlıkları ile çukurun dibine battıkça batmakla kalmıyor, hepimizi aksiyona geçemeyen meflûçlara dönüştürerek insanlığımızla alay ediyorlar.

“Artık yeter” demenin zamanı gelmiştir. Bugün, hepimizi o çukurun dibine çağıran ve zulmü sıradanlaştıranlara anladıkları dilden mukabele etmek bir insanlık vecibesidir. Bıçak kemiğe dayanmış, nasihat ve tekdirle oyalanacak vakit kalmamıştır. İşlenen insanlık suçlarına sessiz kalmaya devam ettiğimiz takdirde kendi insanlık hesabımızı veremeyecek bir yere düşeceğiz. Hepimiz bundan Allah’a sığınalım. 

Suçsuz yere katledilen çocuklar, kadınlar ve masumlar kardeşlerimizdir. Kardeşlerimize nihai manada Rabbimizden başka yardım edecek yoktur. İlahi yardım er geç erişecek ve yine ilahi nizam gereği bu O’nun kulları eli ile olacak, gelin biz o kullardan olmak için dua edelim. Rabbimiz mazlumlara imdad eylesin, bizi de o imdadı kendileri ile gerçekleştirdiği seçkin kulları arasına katsın. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle