SUNUŞ

Sunuş

Sohbet, Vuslat Talimidir Bir Hak dostuna: “ilim mi faziletlidir, amel mi” diye sormuşlar, “ilim talebinden daha faziletli amel bilmiyorum” cevabını vermiş. Birisi bize gelip: “ilim meclisi mi, zikir meclisi mi” diye soracak olsaydı cevabımız bu Hak ...


Sunuş

Aziz Okuyucu Altınoluk dini, daha özelde tasavvufi muhtevası olan bir dergi. Ekonomi nereye düşüyor bu muhteva çerçevesinde? Elcevap: Tam gündeme düşüyor kaçınılmaz olarak. Kapağımızda “Müslümanın hayatında ekonomi disiplini” gibi bir ifade var. ...


Sunuş

Bir Hak dostu öğrencisine şu tavsiyede bulunmuş: “Sıcak bir zamanda suyu ılık içersen ağzından kuru bir elhamdülillah sözü çıkar. Ama suyu soğutur da içersen bütün âzâların elhamdülillah der.”


Sunuş

Merhametin kuruduğu bir zamandayız. İnsan ve fıtrat düşmanları ortalıkta cirit atıyorlar. Bu güruh önce insanı sonra yapay zekâyı ilâhlığa oturttu. Hatta tarihin sonunu ilan edecek kadar haddini aştı.


Sunuş

Merhamet, Rahman ve Rahim olan Rabbimizin her şeyi kuşatan en fârik vasfıdır. O’nun merhameti, bütün merhametlerin kaynağıdır. Kimse kimseye O lütfetmeden merhamet edemez. Merhamet bu anlamda bir ihsandır. İhsana layık olmak, yaratılanları Yaratan’da


Sunuş

Tevhid, bütün sebepleri tek bir sebebe bağlayabilme iradesidir. Bu iradenin fertteki teza-hürü iman, toplumdaki tezahürü ise mizandır.


Sunuş

İslam, selâmet ve sulh nizamıdır. Nizamın tesisi adaletledir. Adalet ise her hususta doğruluğu, düzeni ve dengeyi temin etmeyi gerektirir. Bunun en müşkül tarafını hissiyat oluşturur. Özellikle sevgi ve nefret dengesini kurmak kolay değildir.


Sunuş

Rabbimiz kâinattaki her canlıya rızkını takdir etmiştir. İnsan takdir edilen rızkını aramak ve bunun için çalışmakla mükelleftir. İsyan ve masiyet rızkı daraltırken, istiğfar ve sıla-ı rahim rızkı genişletir...


Sunuş

Hoşnutluk ve memnun olma hali diye tarif edilen rıza, insanın temel yaşama gayesidir. En ulvî hissiyata sahip olanından en sefihine kadar her insan rızaya erişmek için gayret eder. Bu mânâda hayat rıza kavramı etrafında şekillenmiştir, diyebiliriz. R


Sunuş

Allah Rasûlü, cehaletin koyu karanlıklarında boğulmak üzere olan bir coğrafyaya “Lâilâhe illallah” cümlesi ile geldi. Bu cümleyi ilk duyan bir bedevi “demek dünyayı karşılarına alacaklar” demişti. O cümle ile yola çıkan hakikaten dünyayı karşısına al