Bir Hak dostu öğrencisine şu tavsiyede bulunmuş: “Sıcak bir zamanda suyu ılık içersen ağzından kuru bir elhamdülillah sözü çıkar. Ama suyu soğutur da içersen bütün âzâların elhamdülillah der.”
Merhametin kuruduğu bir zamandayız. İnsan ve fıtrat düşmanları ortalıkta cirit atıyorlar. Bu güruh önce insanı sonra yapay zekâyı ilâhlığa oturttu. Hatta tarihin sonunu ilan edecek kadar haddini aştı.
Merhamet, Rahman ve Rahim olan Rabbimizin her şeyi kuşatan en fârik vasfıdır. O’nun merhameti, bütün merhametlerin kaynağıdır. Kimse kimseye O lütfetmeden merhamet edemez. Merhamet bu anlamda bir ihsandır. İhsana layık olmak, yaratılanları Yaratan’da
İslam, selâmet ve sulh nizamıdır. Nizamın tesisi adaletledir. Adalet ise her hususta doğruluğu, düzeni ve dengeyi temin etmeyi gerektirir. Bunun en müşkül tarafını hissiyat oluşturur. Özellikle sevgi ve nefret dengesini kurmak kolay değildir.
Rabbimiz kâinattaki her canlıya rızkını takdir etmiştir. İnsan takdir edilen rızkını aramak ve bunun için çalışmakla mükelleftir. İsyan ve masiyet rızkı daraltırken, istiğfar ve sıla-ı rahim rızkı genişletir...
Hoşnutluk ve memnun olma hali diye tarif edilen rıza, insanın temel yaşama gayesidir. En ulvî hissiyata sahip olanından en sefihine kadar her insan rızaya erişmek için gayret eder. Bu mânâda hayat rıza kavramı etrafında şekillenmiştir, diyebiliriz. R
Allah Rasûlü, cehaletin koyu karanlıklarında boğulmak üzere olan bir coğrafyaya “Lâilâhe illallah” cümlesi ile geldi. Bu cümleyi ilk duyan bir bedevi “demek dünyayı karşılarına alacaklar” demişti. O cümle ile yola çıkan hakikaten dünyayı karşısına al
Medain şehrinde su baskını meydana gelmişti. İnsanlar telaş ve panik içerisinde, canlarını ve mallarını kurtarmak için oraya buraya koştururlarken şehrin valisi Selman-ı Fârisi radıyallâhu anh birkaç parçadan müteşekkil eşyasını doldurduğu torbasını
İşittiği sözleri hafızasında tutamadığını söyleyen bir sahabesine Rasûlullah Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem “sağ elinden yardım al” tavsiyesinde bulunmuşlardı..