Şu âlemde bize takdir edilen hayat ve ölümün var oluş gayesi, Kur’ân-ı Kerim’in beyanına göre Hak katında kabul gören en güzel amelleri (iş, davranış ve ürünleri) sergileyebilmektir1. Bu vasıftaki amellerin Kur’an’daki ifadesi, sâlih amellerdir. Kur’...
Âhiret deyince kafamızda belli bir tasavvur oluşur. Orada nâil olmak istediğimiz mevkîyi hayâl eder, kavuşacağımız nimetleri düşünürüz. Âyet ve hadislerde bildirilen vasıfları idrak etmeye çalışırız. Acaba âhiret hayatına başladığımızda dünyaya bakış...
İmam Rabbanî Hazretleri şeriat konusundaki hassasiyeti ve din düşmanlarına karşı olan şiddeti ile maruf bir sufidir. Böyle görünmesine rağmen aslında o insana ve insan onuruna büyük değer verir. İnançlı inançsız ayrımı yapmadan insanlara iyi davranıl...
Ashab-ı Kiramdan Irbaz b. Sâriye anlatıyor: Rasûlullah bize, kalplerin titrediği gözlerin yaşla dolduğu bir hitapta bulundu. Dedik ki; Yâ Rasûlallah! Bu vazınız veda vazına benziyor. Bize son olarak ne tavsiye edersiniz? Rasûlullah şöyle buyurdu: “Be...
Modern düşünce, hayatı dünya hayatından ibaret görmüştür. İnsanın nereden geldiği ve nereye gittiği ile ilgilenmemiştir. O’na göre insan buradadır. Dolayısıyla o burada (dünyada) olan insanı yine buranın bilgisiyle eğitmeyi amaç edinmiştir. Hayatı dü...
Peygamberimiz (s.a.) bir hadis-i Şeriflerinde: “Sabır ziyadır”1 buyurmuşlardır. Riyâz’üs Salihîn adlı eserde sabrın bir ışığa benzetilmesi, ışığın her şeyi kuşatması anlamında açıklanmaktadır. Buna göre sabır, her yerde ve herkese ışık kadar gerekli ...
Allah dostlarının bütün gayreti, insanoğlunun huzur ve mutluluğu içindir. İnsanın rûhen yükselmesi ve Rabbine yakınlığını sağlamasını temindir. Onlar, bu gayeye mâtuf olarak sevenlerine rehberlik ederler. İnsanın kalben eğitilmesi ve kemâle ermesi iç...
Ziyad b. A’rabî’den: Mü’minlerin emiri Ali b. Ebû Talib (r.a.) Nehrevan’da haricîlerin ayaklanmasını bastırdıktan sonra Kûfe’ye gelip minbere çıkarak bir konuşma yaptı. Allah’a, hamd ü senâdan sonra gözleri doldu. Konuşamadı. Göz yaşlarından sakalı ı...
Bir seher vaktindesiniz. Teheccüdü ifa etmiş ve o vaktin gereği olan istiğfarla güne başlamışsınız. Sünnetler eda edilmiş, birazdan kametle sabah namazına durmaya hazırlanıyorsunuz. O sırada sokaktan geçen bir münadinin, megafonla ateşli ateşli bir ş...
