GENEL

Günümüzün Önemli Hanefi Fakîhlerinden: Mehmet Savaş Hoca

Gerçek bir fakîhin, “fakîhun bi’l-ibâre” değil, “fakîhun bi’n-nefs” olması gerektiğini sık sık vurgulardı. Yani mesele sadece ibareyi çözmek değil metnin ihtiva ettiği manaları zihinde tam olarak idrak etmekti. Ona göre gerçek fakîh; fıkıh melekesine


Taşmak ile Olmak Arasında: Çocuklukta Baba İzleri

Ebeveynlik; yaşatmak değil, yön ve anlam sunmaktır. İyi anne-baba olmak değil; birlikte güzel bir hikâye kurabilmek esastır. Çünkü çocuklar kelimelerden değil, ilişkilerden yoğrulur. Eğer bu ilişkilerde temsil eksik, denge bozuk, süreklilik zayıfsa;


İşimiz “Vız Vız” Etmek

Bir kişi bal hırsızlığı yapmaktadır. Çaldığı balları pazarda satar. Kimse şüphelenmesin diye bahçesine kovanlar koyar ama bakımını yapmaz. Sadece kovanların yanına gidip, içindeki arılara: “Sizin işiniz vız vız demek, balı ben yaparım.” der. Eğitimci


Takvanın Sabır Zırhı

Muttaki olmak ve bunda sabırla devam etmek zaten kullara gösterilecek bir şey de değildir. Kulun takvasına bakarak onun için bir derece ve değer biçme işi sadece Allah’a aittir. Biz ise böyle güzelliklerine şahit olduğumuz bir Müslüman için sadece “t


Modernleşme mi Yozlaşma mı?

Evlilikler, bir dua ile değil, binlerce lira harcanan gösterişli organizasyonlarla başlıyor. Boşanma ise aynı hızla, aynı kalabalıkla duyuruluyor. Bu özgürlük müdür, yoksa mahremin pazarlanması mı? Bir esnaf terazisinde gram şaşırmazdı, şimdi etiket


Zamana, Mekâna ve Ruha Sirayet Eden Edep

Osmanlı halkı, Sahabe Efendilerimiz gibi İslam ahlakını en güzel örnekleriyle yaşatan bir toplum olmuştur. Bu edep ticaretten günlük hayata, aile ilişkilerinden eğitime kadar hayatın her alanına sirayet etmiştir. Birbirlerine karşı son derece saygılı


Dünya Ahiret Dengesi

Biz dünya ve ahiret dengesi derken bunların ikisi de eşit değerdedir demiyoruz. Bunlar birbirlerinin devamı, sebep ve sonuçlarıdır. Birisi olmadan diğeri de olmaz diyoruz. Fakat asıl olan sonuçtur. Sebepler sonuçlar için vardır. Dengeden kastımız, dü


Sahibi Değil Şahidiyiz

“Mal sahibi Allah’tır. Bizler malın sahibi değil şâhidiyiz. Yaratılışın mucizesine şahit olmaya geldik aslında. O, dilediğine verir, dilediğinden alır. Bize ise sadece hayır olarak, önden gönderdiğimiz salih amellerimiz kalır.”


Dört Kitabın Mânâsı

Allah insanı farklı mânâlar arasında irtibat kursun, keşfetsin, idrak etsin ve böylece sevsin ve sevilsin diye yaratmıştır. Okumak Rabbimizin adıyla olursa hem sevilecek olanı keşfeder hem de sevilecek bir yere terfi ederiz. Okumak tefekküre, tefekkü


Meditasyon mu Tefekkür mü?

Mindfulness (farkındalık), vipassana (içgörü) ve hatta düşünmemeyi düşünmek gibi uygulamalar, zihnin dünyevî huzurunu ve acılardan kurtuluşunu hedefler. Ancak Budist meditasyonu nihâyette ben-merkezlidir ve yalnızca kişinin nefsânî huzuruna odaklanır