Gelin bu Ramazan ayını İslam Ümmeti ile beraber ihya edelim. Ramazan bereketini başta müminlerin mazlumlarına sonra da küfür çöllerinde yollarını kaybetmiş tüm insanlara ulaştıralım. Umulur ki Rabbimiz azımızı çok sayar, bizi tüm müminler ile beraber
Tevhid nûru her şeye yayılır ve bütün yaratılmış hakikatlere nüfuz eder. Bu nur bütün ikiyüzlülükleri, hurafeleri, mitleri, illüzyonları, şehveti, kargaşayı, sihri, bilinçsizliğimizin karanlığını yok edecek, insan hayatına bütünlük kazandıracaktır. İ
Zor zamanlardan geçiyoruz. Geçen yıl yaşadığımız deprem afetinin gölgesinde bir Ramazan geçirmiştik. Bu yıl Gazze’deki acıların gölgesinde bir Ramazan yaşıyoruz. Bu rahmet ikliminin yaralı gönüllerimize merhem olmasını Rabbimizden niyaz ediyoruz. Bir...
Ramazan’ı ümmet ile yaşayalım. Ümmet olmanın hem tadını hem acısını iliklerimize kadar hissedelim. Aksi takdirde “ümmetinden olduğumuz devlet yeter” diye umut bağladığımız Sevgili Peygamberimize beyan edecek mazeretimiz olmayacak.
Gazze için kimse “Gidelim savaşalım.” demiyor, zaten buna imkân da yok. Ancak "İsrail’e destek veren ürünleri boykot yaparak bari bunlardan vazgeçin” denildiğinde alternatifi yoksa o basit ürünü almaktan dahi vazgeçemeyen bir kimse yarın canını,
İnsanlık adına bir yüz karası olan insanat bahçeleri furyası 20. yüzyılın ortalarına kadar devam etti. Brüksel’de 1958’de yapılan dünya fuarında bir Kongo köyü, insanat bahçesi formunda teşhir edildi. Burada çekilen, batılı kıyafetler giydirilmiş 5-6
Tarihin ibretlerle dolu sayfalarına baktığımızda, insanlığın var oluşundan bugüne sayısız ders çıkarılacak hâdisler yaşanmıştır. Tarih, ibret alındığı zaman geleceğe ışık tutar ve cemiyetlerin alacağı kararlara katkı sağlar. ‘Tarih yazılmaz, yapılır ...
Kur’ân-ı Kerîm bir takım mücerred manaları, zihinlere daha çok yaklaştırabilmek maksadıyla müşahhas bazı temsillerle anlatır. Bunlardan biri de güzel sözün güzel bir ağaç temsiliyle anlatılmasıdır. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyurulmaktadır: اَلَمْ تَ...
Osmanlı Sultanları, gece gündüz devlet işleriyle uğraşan insanlardı. Ancak onlar da nihayetinde bir kuldu. Kendilerine has bir manevi dünyaları vardı. İbadetlerinde titiz, dinî konularda incelik sahibiydiler. Hususen üç aylar geldiğinde alışılageldik...
Her kavramın iğdiş edildiği seküler dünyada, ne yazık ki “cihad” da bundan nasibini almıştır. Manevi tarafı ayıklanmış sırf maddi cihad vakıası Müslümanları ulvî gayelerden bigâne ve azade bir kavganın içine sürüklemiştir. Dava, madde ve mananın bir
