İlâhî Muhabbet Kemâl Bulunca…

İbn Mes’ud radıyallahu anh buyurur:

– “Kişi Kâbe’de rükûn ile makam arasında yetmiş sene ibâdet etse de yine sevdikleri ile haşrolunacaktır” Bir kimse geldi ve Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize:

– Kıyâmet ne vakit kopacaktır, dedi. Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi ve sellem:

– Kıyâmet için ne hazırlık yaptın? buyurdular. O kimse de cevaben:

– Allah’ın ve Rasûlü’nün sevgisini hazırladım, dedi. Peygamber Efendimiz buyurdular:

– “Kişi sevdiğiyle beraberdir.”

Abdülkâdir Geylânî kuddise sirruh hazretleri buyurur:

– Allah’ı sevmekte cidden sâdık ve samîmî olan bir mürid, önceleri insanları gördüğünde, onlardan herhangi bir söz işittiğinde veya bir dünyalığa nâil olduğunda, daralır, sıkılır. Öyle ki, mahlûkattan hiç bir şey görmek istemez. Kalbi şaşalar, aklı gâib olur. Gözü kayar, o derecede ki, kalbinin başına rahmet eli gelip de, kendisine sükûnet getirinceye kadar, bu hal üzere devam eder. İzzet ve Celâl sahibi Rabbine yakınlık kokusunu koklayıncaya kadar esriklikten kurtulamaz. Allah’a yakınlık esansını kokladığı an ise derhal ifâkat bulur, ayılır, manevî sarhoşluk ve vecd halinden kurtulur.

Tevhidde, ihlâsta, Rabbini tanımada, O’nu bilmede ve Ona olan muhabbette iyice istikrar kesbettiği zaman ise kendisine sebât gelir. Halka karşı geniş olma ve onlara tahammül etme duygusu hâsıl olur. Allah Teâlâ’dan kendisine bir kuvvet gelir. Böylece hiç bir külfet duymadan, halkın ağırlıklarına katlanır, onlara yaklaşır, kendilerini arar, bütün meşgalesi halkın hizmetlerini görmek olur. Bu esnâda Allah zülcelâl velkemâl hazretleri ile beraber olmaktan da bir an dahi geri durmaz. (Fethü’r-Rabbânî, 20. Meclis)

Hakkı gerçek sevenlere, hakikaten dünya, cennet haline gelir; çünkü onların gönüllerini Allah sevgisi öyle ihata eder ki, abes hiç bir şey göremezler. Severler, severler, severler gene severler, sevgi sözünden başka her konu onları sıkar, huzurlarını alır. Sevgi tam kemâl bulunca, o zaman yalnız Allah’ın sevdiğini severler. Allah’ın buğz ettiği müşrikleri, din düşmanlarını sevemezler, onlar da onlara buğz ederler, düşman bilirler.

Denilmiştir ki: Hakiki sevgi üç şeyle belli olur:

  1. Seven, sevdiğinin sözünü başkalarının sözüne tercih eder.
  2. Kişi, sevdiğinin sohbetini, başkalarının sohbetine tercih eder.
  3. Kişi sevdiğini memnun etmeyi başkalarını memnun etmeye tercih eder.

Mahmûd Sâmi Ramazanoğlu kuddise sirruh buyurur:

– Âşık-ı hakîkî (Allah aşığı) ilâhî mazharı bulunan her şeyden onun kokusunu duyar -nefesi rahmânî râyihâları onun burnundan eksik olmaz. Zâhid kendi başına bin sene çalışsa bile, bu kokuyu duyamaz.

Gene ilâhî sevgiye ait Ahmed er-Rufâî kuddise sirruhun sözlerinden:

– Ya Rabbi, keşke senden tatlılıklar gelseydi de hayat zorlu olmasaydı! Sen razı olsaydın da, bütün insanlar bana kızıp öfkelense idi! Bundan ne çıkardı? Keşke seninle aram mamur olsaydı da, bütün âlemler harâb olsaydı! Ne gamdı. Senin sevgin olunca her şey kolaydır. Yolundadır. Zira toprağın üzerindeki her şey topraktır, toprak olacaktır.

 

Sâdık Dânâ-Altınoluk Sohbetleri-6, s.104- Erkam Yayınları

PAYLAŞ:                

Sâdık Dânâ

Konya Kadınhanı’nda doğdu. Babası hayır sever bir tüccar olan Ahmed Hamdi Bey, annesi Âdile Hanım’dır. Dedesinin babası Topbaşzâde Ahmed Kudsi Efendi (ö. 1889), Hâlid el-Bağdâdî’nin halifelerinden Boz

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle