Dergâh Arayan Kalbi Dergâh Olanı Bulsun

Her medeniyet kendi insan tipi kadar kendine has müesseseleri ile bilinir. Cemiyet, rengini verdiği müesseseler üzerinde yükselirken müessese de içinden çıktığı sosyal dokunun izlerini taşır. Sosyal doku ne kadar ahenkli ve sıhhatli ise oradan yetişenlerin kurduğu müesseseler de o kadar ahenkli ve sıhhatlidir. Ahenk ve sıhhati belirleyen ise müesseselerin üzerinde yükseldiği temellerin aşkınlığı ve yüceliğidir. Himmeti ulvi olan kurduğu müessese ten ve zihin kadar ruhun ve kalbin ihtiyacını da gözeten bir ufka sahiptir.

Dergâh, şimdilerde mumla aradığımız bizim medeniyetimizin temel müesseselerinden birisiydi. Allah’a yardım etmek için kurulmuş bu müessesenin temel işlevi gönül alıp gönül vermek, böylece güzel insanlar yetiştirmekti. Bugün mevcut değilse bu sadece kapısına kilit vurulduğu için değil, bir zaman kendisini doğuran ve yaşatan cemiyetin aynı cemiyet olmamasından mütevellittir. Her cemiyet başkasını değil ancak himmeti ve ufkuna lâyık müesseseleri kurup, yaşatabilir.

Dünün dergâhı bir müesseseydi ama merkezinde bir kalp vardı. Esasında dergâh oraya hayat veren merkez insanın kalbiydi. Gelen o kalbe gelir, muhtacı o kalp sarıp sarmalardı. Dergâh, o merkez kalbin müesseseleşmiş formuydu. Ne dört duvar, ne post, ne isimler, ne merasimler ne de libaslar dergâh değildi; esas dergâh, selim ve münib bir kalpti ki gelen orada huzur ve maneviyat bulurdu. Bugün dergâh zahiren yok gözükse de kalbi dergâh olanlarla yaşamaya devam ediyor.

Cemiyet dergâhları ve onların karşılık geldiği derya gönüllü insanları yok sayıyor diye iyiler gayretlerinden vazgeçmezler, çünkü herkes şâkilesine göre iş yapar. İyilerin vazifesi her hal ve kârda mayalarındaki merhameti harekete geçirmektir. Dergâh zahiren kapansa da işlevini hep devam ettirmiştir, bugün de öyledir. Allah Rasûlü Efendimizin ilk kurduğu mescidin bir şubesi olarak dergâh bugün kalplerde yaşamaya ve müstait gönülleri irşad etmeye devam etmektedir.

Bu sayımızda kalbi dergâh olanlara bakarak “Kalp Nasıl Dergâh Olur?” sorusunu soruyoruz. Dergâh arayana işaret edilecek adres, kalpleri dergâh olanlardır. Onlar klasik dergâh formunun vaat ettiklerini, şahıslarında veya kurup temsil ettikleri müesseselerinde yaşatan Hak erleridir. Modernlerin haddini aştığı, her şeye muktedir olduğunu sandığı ve bu yüzden ilahlığa soyunduğu şu zamanda bu erlerin kalplerinin dünün dergâhından çok daha büyük bir ihtiyaca tekabül ettiğine inanıyoruz.

Gönlümüz Ramazan bereketi ile ihya olurken Gazze ve Doğu Türkistan gibi mazlum beldelerden gelen haberlerle de sarsılıyor. Acı ile sekineti bir arada yaşıyoruz. Bize çaresizlik ve acziyet düşerken Gazze’deki izzetli kardeşlerimiz direniş, tevekkül ve teslimiyetin destanını yazıyorlar. Dua ediyoruz, Allah yar ve yardımcıları olsun. Zalimlere elimiz, dilimiz ve kalbimizle engel olma çabamıza devam edelim. Onların ürettikleri ve pazarladıklarına itibar etmeyelim, mazlum kardeşlerimize yardımlarımızla destek olalım. Bu duygu ve düşüncelerle bayramınızı tebrik ediyor, bu mağfiret ikliminin başta mazlum kardeşlerimiz olmak üzere hepimize hayırlar getirmesini niyaz ediyoruz. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle Allah’a emanet olunuz.

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle