Gazze Destan Yazıyor

Gazze’de yaşanan vahşet ve zulüm bir insanlık imtihanına dönüşmüştür. Masumlar hunharca katledilirken katillerin masum kisvesi ile dünyayı kandırmaya çalışmasını artık vicdanlar kaldırmıyor. Siyaset, ticaret ve medyanın sahipleri kimlerin elinde esir ve oyuncaktır, bu artık gizlenemez bir gerçektir. Bizler gafil olabiliriz ama Allah gafil değildir. Zalim siyonist, nefsindekini değiştirmediyse Allah da onun hakkındaki hükmünü değiştirmeyecektir.

Gazze bugün bir okuldur. Oradaki mazlumlar bütün dünyaya şehitliği ve şâhitliği öğretiyor. Büyükleri küçükleri, kadınları erkekleri, gençleri ihtiyarları ile Gazze’nin izzetli halkı bir İslam destanı yazıyor. Tevekkülleri, cennet ehlinin “Allah’ın vaat ettiğini bulduk” şeklindeki hamdinin yeryüzündeki terennümü gibidir. Onların “hasbünallahu ve n’imel vekil” zikirleri Allah’ın, O’nun değişmeyecek vaadinin ve o zikrin sahiplerinin imanının ispatıdır.  

Gücün hakkından başkasını tanımayanlar hakkın gücü için mücadele eden bir avuç insanın karşısında yerin dibine geçmiştir. Artık uluslararası hukukun ve siyasetin hükmü kalmamıştır. Hukuk bir avuç soykırımcının işine gelenin ilanı, siyaset zalimin iş görme biçimidir. “Hayatın olağan akışı” bozulmuştur. Hayat çirkefleşmiş, olağan haddini aşmış, akış tıkanmıştır. Sâlihlerin sahneye çıkıp arza varis olma zamanı gelmiştir. Şimdi soru şudur: Bu sâlihler kimlerdir ve nerededirler?

Sâlihler, bir avuç su ile yetinenlerdir. Kur’an’da anlatıldığı üzere Tâlût askerleriyle birlikte zalim Câlût’a karşı sefere çıkınca, “Allah sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir, eliyle bir avuç alan müstesna ondan tatmayan bendendir” demişti. Tefsirlere göre Bedir Ashabı kadar bir grup dışındakiler söz dinlemediler ve sudan içebildikleri kadar içtiler. Dünya nehrinden kana kana içen düşman karşısında savunmasız kalır. Dünyaya karşı istiğna sahibi olmadan düşmana karşı durabilmek mümkün değildir.

Hepimiz dünya nehrinden ne kadar içip içmeyeceğimizle imtihan olunuyoruz. Kana kana içmek isteyen içebilir. Ama içen bilecek ki onun Allah ve Rasûlü’nün yanında yeri yoktur. Allah ve Rasûlü’nün yanında olmak isteyen elinin yettiği kadarı ile iktifa etmelidir. Dünyadan nasibimiz hırsımızın değil, elimizin yettiği kadardır. Dünyaya doymaya değil, tatmaya geldik. Burada doyanın, burası ile ferahlayanın ve tatmin olanın akıbeti, düşman karşısında zillete ve yenilgiye müstahak olmaktır.      

Gazze bir kez daha göstermiştir ki küfür tek millettir, inananlar ise maalesef parça parçadır. Küfrün vahdetinin sebebi menfaat ve korkudur. İnananların dağınıklığının sebebi de aynıdır. Her iki taraf da cenneti dünyada bulduğu zehabıyla elindekini kaybetmekten korkuyor, bu da kan, gözyaşı ve vahşet olarak mazlumları vuruyor. Çare hayra çağıracak, münkerden nehyedecek Allah adamlarının öne çıkması ve diğerlerini etrafında toparlamasıdır.

Gazze’de tarih yazılıyor. Herkes elini vicdanına koysun ve tarafını belli etsin. Bizler Gazze’nin yanındayız. Elimizden geleni ardımıza koymayalım; dua edelim, yardım edelim, ablukayı yaralım, vicdanları harekete geçirecek sözleri ve görüntüleri her tarafa yayalım. Müslümanca hayat tarzımız ile zalimin ürettiği, sattığı ve pazarladığına muhtaç olmayalım. Sadece tepki göstererek değil, daha iyisini, daha faydalısını ve daha verimlisini üreterek alternatif oluşturalım. Bir sonraki sayımızda buluşmak ümidiyle hepinizi Allah’a emanet ediyoruz.  

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle